27 Aralık 2009 Pazar

H1N1, Beta derken bu yılsonu sağlığımı toparlayıp kendime gelmem biraz zaman alacak gibi görünüyor. Bu da demek oluyor ki bu yılbaşı çikolata yapmak yok!
Yine de yılın son günlerini çikolatasız tamamlamak istemiyorum, sanal çikolatalar olsalar da...
Yukarda gördükleriniz geçen yılın hasadına ait idi.
Herkese çikolata tadında, taptaze ve unutulmayacak güzellikleri içinde barındıran bir yıl diliyorum.
Sevgiler....

20 Kasım 2009 Cuma




Genel İstek Üzerine "Elmalı Kek" Tarifi


Defne için yaptığım elmalı kek ile ilgili o kadar çok tarif talebi geldi ki ben de şaşırdım. Bu tarif, benim kendi uydurduğum bir tarif. Ölçüleri genel alışkanlığım olduğu üzere "göz kararı" hazırladığım için yaklaşık olarak veriyorum. Bu tarifi eritip soğuttuğunuz tereyağı (50-75gr) ile de hazırlayabilirsiniz, daha enfes olur.


Gerekli Malzemeler:

2 yumurta

1 cup'tan bir parmak az toz şeker

1/2 paket hindistancevizi

2 cup un

1 cup süt

1/2 cup sıvıyağ

1/2 paketten az kabartma tozu

1 adet elma


Hazırlanışı:

1. Fırını 180 dereceye getirip ısıtın

2. Keki pişireceğiniz kalıbı yağlayın

3. Yumurtaları şekerle pofuduk pofuduk bir karışım elde edene kadar iyice kabartın (yumurtalarınız çok küçük ise 3 adet de kullanabilirsiniz)

4. Süt, hindistancevizi ve sıvıyağı ilave edin

5. Kabartma tozu ile birlikte elediğiniz unu çırpma teli ile karıştırarak yedirin ( gerekirse biraz daha un ekleyebilirsiniz; kıvam bildiğiniz yoğun kek kıvamı)

6. Karışımı kalıba döküp üzerine kabuklarını soyup dilimlediğiniz elmaları zevkinize göre dizin.

7. 20-25 dakika pişirin


Afiyet olsun!






19 Kasım 2009 Perşembe











Influenza A mübarek olsun!

Ha bugün ha yarın derken sonunda Defne de yakalandı ünlü domuz gribi virüsüne.

Açıkçası maskeydi oydu buydu diye kendimizi korumaya çalışmaktan (nafileeeee) yorulmuştum. Defne'nin test sonucu pozitif çıkınca neredeyse sevindim.

Çok fena bir virüs değil; semptomları farklı. Örneğin Defne'de ilk gün yüksek ateş oldu, bir daha olmadı. Nezle, burun akıntısı yok ama boğazı, eklem yerleri ağrıdı vb.

Doktoru tamifluya başlattı. 5 gün sabah akşam kullanılan bir ilaç. "5 yaş altı çocuklara, özellikle Defne gibi kulak da hassassa, mutlaka tamifluya başlatıyoruz", dedi doktoru Şirin Gencer. İlacın dışında, sık sık, azar azar taze sıkılmış meyvesuları (içinde taze zencefil de var mutlaka), çorba içiyor. Pek iştahı yok ama yine de bir lokma bir şey gidiyor boğazından çok şükür.

Bu sabah o uyurken çok sevdiği elmalı kekten yaptım. O kokularla uyanınca karşı koymaz diye düşünmüştüm ama iki parça ancak yedi. Yine de reddetmedi diye sevindim tabii.

Bu kış hayatımız bu ve benzeri virüslerle boğuşmakla geçecek gibi görünüyor.

Aman taze meyvesularını sofralarınızdan eksik etmeyin!

Defne gibi virüsle tanışan herkese acil şifalar diliyorum...












5 Ekim 2009 Pazartesi

Limoniçe ve Kurbaga Prensi

Geçtiğimiz haftalarda, "paramarka.com" adli ajanstan gelen bir mail ile "Cappy Limonata" için yeni bir karakter yaratmaya davet edildim..."Senden istediğimiz kendi limonun yaratman! Evet evet, kendi limonunu meşhur etmeni istiyoruz." diyorlardı. Bu mailin ardından önce bir telefon, sonra da içinde bir adet Cappy Limonata, bir adet limon, bir adet oyun hamuru (kokusu çoook kötüydü, kesin kanser yapar insanı) olan bir basın kiti geldi.

Cappy Limonata'yı Defne hemen açtı ama çok şekerli bulduğunnu söyleyerek içemedi. Sonra oyun hamuruna saldırdı ve "Aaa, anne bu bozuk galiba, ne kötü kokuyor, lastik gibi, iiiiiy," dedi. "Kızım zaten onlar sana değil bana geldi, sen elleme istersen" dedim ama yine de meraklı bakışlarını ve saldırgan parmaklarını Cappy Limonata kitinden uzaklaştıramadım.

Ben, bön bön Cappy Limonata'ya ve sarılar sarısı limona bakarken, Defne minik parmakları ile yukarda gördüğünüz karakteri oluşturmaya başlamıştı bile. Derken, oyuncaklarının arasından koşup bu çok sevdiğim saftirik kurbağayı getirdi ve limonun tepesine oturttu.

Ortaya çıkan görüntüye ben de ufak bir iki ekleme yapınca, "Kurbağa Prensine Aşık Cappy Limoniçe" yaratılmış oldu.

Paramarka.com'cular bu karakteri beğenir beğenmez bilinmez ama şurası kesin ki kızım ve ben bu hamurlu, oyuncaklı işten çooook keyif aldık!

Teşekkürler paramarka.com, teşekkürler Cappy Limonata!

3 Eylül 2009 Perşembe



















Minik Pastacı İşbaşında...






Defne, neredeyse mutfak masasının üzerinde büyüdüğü için olsa gerek, kurabiye- kek-pasta yapmaya pek meraklı, e gen faktörünü de unutmamak gerek...



Ayağımızın tozu ile döndüğümüz Bodrum'dan, henüz bir tas çorba pişirmeye bile fırsat olmadan "Frambuazlı Tartölet" yapımında bulduk kendimizi. Kafasına koyduğu şeyi ne yapıp edip yapan Defnem (kime çekmişse :)) sonunda beni ikna etmeyi başardı ve o minik parmakları bir çırpıda hazırladığım tart hamurunu kalıplara yerleştirmeye başladı sanki doğduğundan beri hep bunu yaparmış gibi bir marifetle... Tartöletlerin içine koyduğumuz frambuaz reçelini de kah parmak parmak yaladı, kah kaptı kaşığı elimden hamurların içine doldurdu büyük bir keyifle.



Fırın önünde bitmek bilmeyen dakikalar boyunca ve giderek tüm evi saran o baştan çıkartıcı koku eşliğinde tartöletlerin pişmesini bekleyen kızım, bana rahmetli dedem, büyük aşçı Haşim Kalaycı'yı anımsattı, toprağı bol olsun!


Babam, Osmanlı-Türk Mutfağı uzmanı, mutfak sanatçısı, gurme ve ressam Yurdaer Kalaycı'nın doğduğu yıl olan 1940'ta açtığı Haşim Et Lokantası'nda, yanında yetiştirdiği çıraklarına ve tabii babama verdiği en büyük nasihati ve leziz bir yemeğin en büyük sırrını şu cümle ile aktarırmış sevgili dedem: " Yemekle birlikte pişeceksin"... İşte bu kadar basit.


Severek yapılan bir yemeğin, pastanın, kekin, kurabiyenin lezzetinden şüphe etmeyin! Defne bu sırrı daha 4 yaşında, kendiliğinden keşfetti. Kimbilir daha ne keşiflerde bulunacak kendi yaşam yolunda....

P.S. En üst fotoğrafta, soldan sağa rahmetli dedem Haşim Kalaycı, annem Havva Kalaycı, kucağında ben, babaannem Mürvet Kalaycı, kucağında ablam Elif Dayar, babam Yurdaer Kalaycı... Yıl 1974 olmalı, erkek kardeşim İnan henüz piyasada olmadığına göre :)




18 Ağustos 2009 Salı




Tekrar merhaba!

Tilki, dönüp dolaşıp geleceği yere geldi ama yeni bir adrese bu kez... Oldukça meşekkatli bir taşınma sürecinin ardından, neredeyse yerleştim ve hatta yukarıda gördüğünüz gibi minik mutluluklar da pişirmeye başladım...

Rainforest Café, Defne'nin en sevdiği mekanlardan, çoğunuzun çocuğunun olduğu gibi sanırım. İşte, büyük taşınma günü ayak altında dolanmamak için kızımla eski evimizin dibindeki İstinye Park'taydık yine. Oraya gidilip de Rainforest Café'ye uğramamak olur mu? Dünyada olmaz! Gittik, karnımız pek aç olmasa da birşeyler ısmarladık artık... Listeye şöyle bir baktım ama çok çekici bir şeye rastlamadım, derken bizimle ilgilenen garson abimiz sağolsun bir öneride bulundu. Listedeki adı tam olarak neydi bu tatlının bilmiyorum ama "Elmalı Kek" falan olabilir... Neyse, bir süre sonra, fırından yeni çıkmış, mis gibi tereyağı kokan bu güzellik geldi. Yanında vanilyalı dondurma da vardı elbette...

Ba-yıl-dım.... Nasıl hafif, nasıl çıldırtıcı, nasıl sade ama kuvvetli bir tat.... Taşınma operasyonu akabinde, mutfağı bile doğru dürüst yerleştirememişken, hemen damağımda kalan o lezzeti denedim yeni evimin yeni ve uğurlu olmasını dilediğim mutfağında...

Dondurmam yoktu evde ama yine de Defne ve babası bayıldılar! Ne yalan söyleyeyim, en az orijinal mekandaki kadar başarılı olmuştu. Bakalım, ikinci denememin ardından (bu kez göz kararı değil, ölçerek yapacağım) sizlerle tarifini de paylaşırım...


İşte böyleeee....


Ben taşınmanın ardından doğan ıvır zıvır işlerimi halledip yine kaçmak istiyorum Bodrum'a...

Artık ne zaman görüşürüz, bilemiyorum kısacası...

Kendinize iyi bakın!



3 Ağustos 2009 Pazartesi

Haziran sonundan bu yana Defne kuşumla Bodrum'da yan gelip yatmaktayız. Biliyorum çok ara verdim, ama yaz rehavetinin de tadını çıkarmak, "Bu gece yıldızlar yeteri kadar parlamıyor mu ne?" gibi dertler edinmek de yıllık moral ihtiyaçlarımdan... Şu yakamozlu satırları yazdığım kaave, dünya ile neredeyse tek bağlantım; o da canım isterse.... Deniz kokusuna, uysal dalgaların hışırtısına ve ne zamandır unuttuğum ağustos böceklerinin sesine teslim etmiş durumdayım kendimi...

Yakında, yeni ev adresimdeki yeni yazı köşemden, yepyeni heyecanlarla (-da) buluşmak üzere :)

Yakamozunuz bol olsun!

25 Haziran 2009 Perşembe













Çikolata Büyücüsü ve Kuvöz Arkadaşı'nın Doğumgünü Kutlaması




Bu hikaye, Bahadır ve benim büyük keyif aldığımız ve her doğumgünü kutlamasında masada bulunanalara defaten anlatmadan yapamadığımız, tanışıklığımızın eskiliğine dayanan, "tesadüfi" bir hikayedir.


Efenim, Bahadır da ben de Saint Benoit Fransız Lisesi mezunuyuz, üstelik de aynı yıl mezun olduk ama o yıllara dair ortak pek bir anımız olduğunu söyleyemeyeceğim. Daha sonra ikimiz de Boğaziçi Üniversitesi'nde okuduk ancak ben sosyal bilimler, Bahadır ise mühendislik fakültesinde idi. Yine yollarımız kesişmeyecekti eğer BÜMAK (Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Klübü) olmasaydı. Iki doğa ve macera sever olarak beraber pek çok mağara kampına gittik, ateş başlarında nice sohbetler ettik. Derken, bir akşam okul çıkışında belediye otobüsünde yol arkadaşlığı ederken, her nedense doğumgünlerimizden konu açıldı. Sen nerede doğdun ben nerede doğdum derken, şaşkınlıkla birbirimize bakakaldık. Neden mi? İkimiz de 1972 yılında, ikimiz de 23 Haziran'da, ikimiz de İstanbul'da, ikimiz de Bakırköy Sosyal Sigortalar Hastanesi'nde doğmuştuk! Bu kadarla kalsa yine iyi. Ben sabaha karşı 02:00 sularında, Bahadır ise 06:00 civarında doğmuş. Bu da demek oluyor ki ikimiz de aynı yenidoğan odasında, belki de yanyana yatmışız :))


Hayat nasıl büyük bir oyun alanı; süprizleri ile bizi şaşırtmaya devam ediyor.


Hayatınızdan lezzetli süprizler eksik olmasın!




Bu vesile ile pasta sezonuna Eylül ayına kadar ara verdiğimi de buradan duyurmak istiyorum. Eylülde sizlerle yepyeni lezzet keşiflerinde buluşmak üzere!


Hoşçakalın, deniziniz, güneşiniz ve kışkırtıcı lezzetleriniz eksik olmasın!


Sevgiler.....


irem












7 Haziran 2009 Pazar














Maya, Doğumgünün Kutlu Olsun!


Mayıs ayı bol doğumgünü kutlaması ile geçmişti. Yaz doğumlu çocukların anneleri doğumgünlerini okullar kapanmadan kutlamayı tercih ediyorlar. Maya da bunlardan biri. 20 Ağustos'ta doğmuş olmasına rağmen arkadaşları ile gönlünce eğleneceği bir parti olması için annesi Ceylan 8 Haziran'ı seçti. Evet, yarın Robert College yuvada bir doğumgünü partisi daha düzenlenecek ve bu partinin pastası da yukarda gördüğünüz Cindrella'lı pasta. Pembe kalp şeklinde ve üzerinde Cindrella olan beyaz kremalı çilekli pasta Maya'nın kendi tasarımı.


İyi ki doğdun Maya'cığım; harika bir yaz geçirmen dileğiyle....



4 Haziran 2009 Perşembe

















Yıldız 6 Yaşında!!!!

Yıldız, BÜMAK'tan arkadaşlarım Özgecan ve Alptekin'in kızları. İlerde pastacı olacağının sinyallerini şimdiden veren Yıldız, doğumgünü pastasını da annesine en ince detayına kadar anlatmış: "Pembe bir kalp istiyorum, üzerinde her renkten minik kalpler ama en fazla 1 - 1,5cm olacaklar, daha büyük değil. Bir de büyük kırmızı kalp olacak, o bir sopa ile pastanın üzerinde duracak ve üzerinde beyaz ile Yıldız yazacak. Bir de kirazlar olacak daire şeklinde. Bu arada pasta, çilekli ve beyaz kremalı olacak."


Ben Yıldız'ın tam hayal ettiği gibi bir pasta hazırladım ve bugün okulu ENKA'ya götürüp teslim ettim. Yıldız çok eğleniyordu, umarım pasta da istediği gibi olmuşturç


Doğumgünün kutlu olsun ve her günün tıpkı doğumgünün gibi neşeli geçsin sevgili Yıldız!



2 Haziran 2009 Salı



Olimpiyat Şampiyonu Pastası

BUMAK'tan arkadaşlarım Ayça ve Bülent Tokuzlu'nun oğulları Batu 30 Mayıs'ta bir yaşına girdi. Babası Bülent, "Olimpiyat Şampiyonu" konulu bir pasta istedi. Çok sade ve mesajı hemen ileten bu pasta bitter ve sütlü çikolatalı idi.

İlk doğumgünün kutlu olsun Batu! Bakalım babanın hayali gerçek olacak mı? :))

28 Mayıs 2009 Perşembe












Berk 1 Yaşında!

Yasemin benim Bolu'dan çocukluk arkadaşım; yıllardır görüşmemiştik, derken bana bir mail attı ve blogumu takip ettiğini, pastalarımı çok beğendiğini söyledi. Bir arkadaşının oğlunun ilk yaş doğumgünü için benden bir pasta istediler: "Hayvanlar Alemi". Arslan, Maymun, Kedi, Köpek, At, Tavşan ve İnek, Berk'in tanıdığı hayvanlar olduğu için pastanın üstünde onların olmasını istedi Yasemin. Ben de elimden geleni yaptım. 20 kişilik istenilen pastanın üzerinde yer kalmadığı için sevgili İnek pastada yer alamadı ve Yasemin'in annesi Nihal Teyze de buna biraz üzüldü. İneksiz de olsa yine de sevimli bir pasta oldu. Umarım lezzeti de tam istedikleri gibi olmuştur.

Yasemin'cim, bunca zaman sonra seni tekrar görmek gerçekten çok güzeldi. Lucky'yi sevmek için ilk fırsatta geleceğiz

İyi ki doğdun Berk!


16 Mayıs 2009 Cumartesi
























Duru - Bora'nın Partisi


Duru ve Bora ikizler ve Defne'Nin yuvadan sınıf arkadaşları. Bora geçen hafta sünnet oldu ve annesi Esma da de bu vesile ile ikizlerin ne zamandır istedikleri "Ev Partisi"ni düzenlemeye karar verdi.

Konsept ne olsun, nasıl yapalım diye düşünürken, Esma'Nın aklına kostüm partisi fikri geldi. Bu fikir benim işimi de kolaylaştırdı çünkü nasıl bir pasta yapmam gerektiğine karar veremiyordum! Esma, Bora'nın polis kostümü, Duru'nun ise peri kostümü giyeceğini, Mickey Mouse'u da çok sevdiklerini söyleyince, figürlerim de yavaş yavaş netlik kazanmaya başladı. Ben en çok arı figürünü sevdim; bakalım çocukların favorisi hangisi olacak?

Bu arada unutmadan, o renkli topları yapmama Defne çok yardım etti; şimdiden "Ben büyüyünce pastacı olacağım", demeye başladı bile :))



14 Mayıs 2009 Perşembe






Iyi ki Doğdun Deniz!!!

Defne'nin yuva arkadaşlarından Deniz'in doğumgünü yarın. Annesi, Deniz'in önce yarış arabası şeklinde bir pasta istediğini söyledi. Ama Deniz'in son kararı Spiderman oldu. Bana yukarıda gördüğünüz pastanın "oyuncağının" görselini gönderdi Müge Hanım. Elimden geldiğince birebir uygulamaya çalıştım. Bakalım Deniz ve arkadaşları pastayı başarılı bulacaklar mı?

Doğumgünün kutlu olsun Deniz!



13 Mayıs 2009 Çarşamba












Eren'in Mavi Otobüslü Pastası :)


Aysecan benim Boğaziçi'nden arkadaşım, sırdaşım, hobi ortağım, hayatımdaki önemli hatunlardan biri. İşte onun dünya şekeri ve süper akıllı bir yeğeni var: Eren. Eren minik bir bilim adamı; Defne ile yaşıt olmasına rağmen, okumayı halletmekle kalmamış neredeyse çarpma bölme falan yapacak. Eren'in annesi Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü'nde, teyzesi Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim görevlisi. Dedesi Sabancı Üniversitesi Rektörü, anneannesi ise Galeri Apel'in sahibi. Babasına gelince, o, benim anlamadığım "fizik" gibi derin konularda post doktorasını yapıyor. E şimdi böyle bir aileden başka nasıl bir çocuk beklenir :)

Eren, doğumgünü için mavi otobüslü, kırmızı arabalı ve sarı taksili bir pasta istemiş; Ayşecan'a pastayı biraz önce teslim ettim. Umarım Eren pastasını beğenir ve doğumgününde de çok ama çok eğlenir!

Iyi ki doğdun Eren...








8 Mayıs 2009 Cuma



Iyi ki doğdun Demir!!!
Demir yarın 2 yaşına giriyor. Annesi Demir'in pingu karakterini çok sevdiğini ve doğumgünü pastasının kocaman bir Pingu olmasını arzuladıklarını söyledi. Ortaya işte bu Pingu pasta çıktı.
Badem krokan ve çikolatalı olan Pingu pastayı kızım Defne de çok beğendi.
Minik Demir de umarım Defne gibi çok beğenir pastasını.
Bu vesile ile annesi Şermin Hanım'ın da Anneler Günü'nü kutlamak istiyorum.
Ağız tadı ile keyifli bir doğumgünü ve anneler günü olması dileklerimle....

1 Mayıs 2009 Cuma
























Iyi ki Doğdun Pamir!!!


Saint-Benoit'dan sınıf arkadaşım sevgili Burcu'nun yakışıklı oğlu Pamir 5 Mayis'ta 4 yaşini bitiriyor. Pamir çok akıllı ve ne istediğini bilen bir çocuk. Nerden mi biliyorum; yukarıda gördüğünüz tasvir tamamen kendi isteği de ordan! Finiş çizgisini geçmek üzere olan Mc Queen, Kral'ın Chick Hicks tarafından yarış dışına itildiğini görünce bir anda duruyor ve gidip Kral'a yardım ediyor, birinci olup kupayı almak yerine. Burcu bana bu sahneyi ilk anlattığında biraz duraksamıştım açıkçası; Pamir'in isteğini nasıl görselleştirebilirim, diye. Ben ortaya çıkan sonuçtan memnun kaldım ama önemli olan Pamir'in beğenmesi tabii... Bakalım, onu da yarın göreceğiz...

Nice mutlu, sağlıklı, keyifli yaşlara Pamir!!!



23 Nisan 2009 Perşembe















Doğumgünün kutlu ve çoooook mutlu olsun Can!
23 Nisan gibi güzel ve anlamlı bir günde doğmuş olman ne büyük şans!
Yeni yaşın için Korsan Pastan ve Korsan Kurabiyelerinle harika bir doğumgünü partisi geçirmeni ve arkadaşlarınla beraber süper eğlenmeni diliyorum!!!
Gönlünce ve ağız tadıyla eğlenmen dileğiyle...