25 Kasım 2008 Salı





Eclair'in Dayanılmaz Hafifliği

Işık algıyı nasıl da etkiliyor değil mi.. Aynı masada, birkaç dakika ara fakat farklı ışık denemeleri ile elde ettiğim bu görüntüler bunun en yakın kanıtı... Siz en çok hangisini sevdiniz peki bu karelerden? Blogun yorum bölümüne görüşlerinizi bildirirseniz çok sevinirim.
Gelelim Eclair'e..."Eclair"("ekler" okunur), "Choux hamuru" ("şu" okunur) ile yapılan, inanılmaz hafiflikte ve dayanılmaz lezzette bir fransız pastası.
Çocukluğumun en unutulmaz lezzeti olan Eclair'i, yapılışını sevgili annemden öğrenir öğrenmez, henüz 13-14 yaşlarında denemiştim ilk kez . Aslında yapımı çok da zor olmayan Eclair (choux hamuru) , sabır ve kesinlikle dikkat gerektiren ve yaptıkça ustalaşılan bir hamur çeşidi. Fırın sıcaklığı ne olmalı, kaç dakika pişirmeli, hamurun en doğru kıvamı nedir vb. bütün bu soruların en doğru yanıtlarını ancak defalarca denemeden sonra alabiliyorsunuz.
Kreması ise ayrı bir konu... Kıvamını, akışkanlığının nasıl olması gerektiğini, pürüzsüz dokusunu nasıl elde edeceğinizi yine hep deneme yanılma ile öğreniyorsunuz. Sizin anlayacağınız orta derecede zorlukta ama yapımı en az 2 saat alan bir pasta Eclair... Üzerinin glazürünü yapmaya zamanım kalmadı benim mesela bugün...
Şimdilik sizleri Eclair'İn sade ama leziz görüntüleri ile başbaşa bırakırken, Istanbul'da en iyi Eclair yapan kişinin Emel Başdoğan "Foodie" olduğunu da buradan muştuluyorum. Çocukluğumdaki o naif lezzet birebir orada; tabii bir de vakit bulup yaparsam benim mutfağımda :))

18 Kasım 2008 Salı



Ayva Tatlısı olmadan olur mu?
Kış gelir de ayva tatlısı yapmadan olur mu? Olmaz tabii... Şimdi ayvaları iyice yıkayıp, ortadaki çekirdekli kısmı ayıklayın. Sonra ikiye kesip kararmamaları için üzerlerine limon sürün; ardından fırına giren herhangi bir kaba dizin. Üzerlerine booolca toz şeker serpin. Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında ayvalar suyunu bırakıp kızarana kadar pişirin, 40-50 dakika kadar... Fırından çıkartınca bir kaşık yardımı ile şurubunu ayvaların üzerinde gezdirin.
Bir tatlı bu kadar mı kolay ve leziz olur! Dilerseniz kaymak ile birlikte servis yapın... Afiyet olsun.
Not I: Yukardaki tarife ayıkladığınız çekirdekleri de ilave edebilirsiniz, şurup jöle kıvamında ve daha da kırmızı olur. Bunun için, çekirdekleri fırın kabına ayvalar ile birlikte dizin ve üzerlerine toz şeker serpiştirin.
Not II: Ayva tatlısını dilerseniz kabuklarını soyarak ve ayıkladığınız çekirdekleri ile birlikte üzerlerine bolca toz şeker serperek bir tencerede de pişirebilirsiniz. Ama ben şahsen kabuğu ile birlikte fırında pişirilmiş rustik lezzeti daha çok seviyorum... Çekirdeklerdeki hikmet, ayva tatlısına verdikleri o kırmızı renktir... Hoş, dışarıda restaurantlarda yediklerinize genellikle gıda boyası katıyorlar ya... Siz yine de doğallıktan şaşmayın. Çekirdekler ayva tatlsının jöleleşmesini de sağlar ayrıca...
Not III: Şeker ölçüsü ayva adedi ve damak tadınız ile doğru oranda azalıp çoğalabilir... Nasıl severseniz artık... Ben genellikle ayvaların ortadaki çukurlarını toz şekerle dolduruyorum iyice ağdalansın diye ve fırın kabına da serpiyorum yarım bardak kadar...

Peynirli Kolay Börek
3 yumurta
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
250gr böreklik beyaz peynir
1 şişe madensuyu
5 adet yufka
Fırını 180 dereceye getirip ısıtın.
Yufkalar ve madensuyu hariç diğer malzemelerin hepsini bir karıştırıcıda iyice karıştırın. Maden suyunu ilave edip bir iki saniye daha karıştırın.
Fırın tepsinizi yağlayın ve yufkalardan birini tepsiye yayın. Diğer yufkaları elinizle buruşturarak tepsiye yerleştirin.
Karışımı yufkaların üzerine eşit şekilde dökün.
Son olarak susam, çörekotu, haşhaş tohumu serpiştirin ve böreğinizi önceden ısıttığınız fırında 20-30 dakika, üzeri kızarana kadar pişirin.
Tadı su böreğini andıran bu böreğin tarifini bana annem gibi sevdiğim Alev abla vermişti. Ne zaman yapsam sonuç hep başarılı oluyor. Denemenizi tavsiye ederim...


Kakaolu Muffin, kızım Defne ve arkadaşlarının en sevdiği ısırmalıklar arasında... Hepi topu 5 dakikada karılan hamuruna 15 dakika da pişme süresini ekleyin, işte size pratik ve oldukça lezzetli bir muffin. Çok talep geldi tarifi için, buyrun size "Kakaolu Pratik Muffin" tarifi....

Kakaolu Pratik Muffin:

3 yumurta

1 su bardağı süt

1 su bardağı sıvıyağ

1 su bardağı toz şeker (ben 1/2 bardaktan biraz fazla kullanıyorum)

1 paket kakao (5-6 çorba kaşığı kadar)

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

1,5 subardağı un (hamurun kıvamına göre biraz daha ekleyebilirsiniz)

Önce fırını 180 dereceye getirip ısıtın. Kullanacağınız muffin kalıplarını sıvıyağ ile yağlayın.

(Ben Tefal'in silikon muffin kalıplarını kullanıyorum ve onları yağlamak gerekmiyor, superler ancak diğer markaların silikon kalıpları çok başarısız çıktı, yağladığım halde muffinler parçalanmadan çıkmıyor, yapışıyor vb.)

Malzemelerin hepsini iyice karıştırın; sırası önemli değil! (Ben çırpma teli ile elde karıştırıyorum, mixer kirletmeye değmiyor) Gerekiyorsa biraz daha un ilave edin. (Un miktarı biraz da yumurtaların büyüklüğüne bağlı, eğer iri yumurta kullanıyorsanız tarifteki ölçüden biraz daha fazla una ihtiyacınız olacak.) Kek hamuru kıvamında bir hamur elde etmeniz gerekiyor, yani ne çok sulu ne çok koyu, yeterince akışkan olması gerekiyor

İyice homojenize ettiğiniz hamuru muffin kalıplarına dökün (15-16 adet çıkıyor) ve sıcak fırında 180 derecede 15-20 dakika kadar pişirin.

Unutmayın kek, muffin gibi hamurları pişirirken fırının kapağını kesinlikle açmayın, içeri giren hava onların çökmesine neden olur! Kokularından ve muffinlerin pofuduk ve üstleri kuru görüntülerinden piştiklerini anlayacaksınız.

Hadi bakalım afiyet olsun!

14 Kasım 2008 Cuma


Bugünü değişik pay (pie) denemelerine ayırdım... Yukarda gördükleriniz Armutlu Pay ve Kırmızı Soslu Elmalı Pay... Her ikisi de hem çok hafif oldu hem de leziz... Sıcak sıcak yenmesi gereken payların tartlardan farkı, hamurun içinde yumurta olmaması. Tartlar da çok leziz olur ama sanki damak tadım pay lezzetini arıyor bu aralar... Yeni bir kitap aldım geçen hafta: "Pie and Tart", hazırlayanlar Williams - Sonoma...
Kapakta kullanılan fotoğraftan etkilenip aldığım ve sadece tart ve paylar üzerine yazılmış olan bu kitap bence çok başarılı. Hoşuma giden sadece fotoğraflar değil elbette, genel olarak tariflerin uygulanabilir ve kolay anlaşılır bir formatta sunulmuş olması; içerikte verilen minik bilgiler... Mesela vişneli pay anlatılırken size vişne ile ilgili bilgi de veriliyor kısaca veya portakal soslu tart tarifinin yanıbaşında "Cointreau"nun tarihçesi anlatılıyor... Ben Remzi Kitabevi'nden satın aldım, ama eminim diğer kitapçılarda da bulabilirsiniz... Hadi size iyi denemeler.... Defne'yi almak için uçarak evden çıkmam gerekiyor; geç bile kaldım! Fotoğraflara bayılacağınızdan hiç kuşkum yok!

10 Kasım 2008 Pazartesi







Sonbaharın o kısacık serinliğinde çıkan, birbirinden leziz ürünlerine değinmeden olur mu şimdi, olmaz tabii. Haftasonu Bolu'da idik; Defne'nin anneannesinin verdiği kuzu kestaneleri ile ekmek ayvalarını ayağımın tozu ile İstanbul'a döner dönmez değerlendirmek istedim. Yerken insanı boğmayan ekmek ayvalarının bir bölümü ile "ayva marmelatı" yaptım. Marmelata o güzelim kırmızımsı turunculuğu vermesi için çekirdeklerini de birlikte kaynattım... Hakikaten lezzetli oldu; özlemiştim ne zamandır, iyi de oldu... Kestaneler ise ayrı bir çılgın tad... Ben İstanbul'da çok az rastlıyorum o ufak ama şeker gibi lezzetli kestanelere dolayısı ile hemen çizip fırına attım ve Defne ile büyük bir keyifle soyup yedik ayıptır söylemesi.... Defne bu kestanelere bayıldı; kestanelerin lezzeti kadar sanırım kabuklarını çıtır çıtır soymaktan da oyuncaklı bir keyif aldı...

Olur da semt pazarlarında falan rastlarsanız, aman kaçırmayın, her ikisini de alıp değerlendirin derim... Benden söylemesi, gerisi size kalmış....



Bugün Saint-Benoit'dan sınıf arkadaşım olan Aslı'ya uğradım. Aslı, Arnavutköy'de "müze ev" (Burhan Uygur'lar, Devrim Elbir'ler, Bedri Rahmi'ler.... kendimden geçtim duvarlardaki o birbirinden değerli ve muhteşem tabloların arasında adeta) tabir edebileceğim bir evde oturuyor. Beni karşıladığında, aynı hamurdan bir kiş, bir de tart hazırlamakla meşguldü. Hemen kolları sıvayıp yardıma giriştim. Bir yandan sohbet ederken bir yandan da elmalı tart ve pazı kavurmalı, peynirli-kremalı kişi hazırlayıp fırına verdik.


Aslı bir dönem Sofra Dergisi'nde çalışıyordu ve yanlış hatırlamıyorsam yine aynı dönemde büyük gazetelerden birinin ekinde restaurant ziyaretleri ile ilgili yorumlarını da kaleme alıyordu. Babaannesi Bolu'lu olduğu için hem hemşehriliğin verdiği zenginlikle, hem de ikimizin de mutfağa olan ilgisi ve birikimi ile bugün epey uzun sohbet ettik ve ben çok büyük keyif aldım. Her ne kadar şimdilerde Yeditepe Üniversitesi'nde Avrupa Birliği üzerine ders veriyor olsa da Aslı'nın mutfağa ve yemeğe olan ilgisinin hala yoğun olarak devam ettiğini görmek beni çok mutlu etti. Uzun zamandır bu kadar keyifli sohbet etmemiştim.


Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim, hem "kremalı,-peynirli -pazılı kiş", hem de "elmalı tart" enfesti! Benim diyen pastane veya cafelerde bu kadar lezzetlisini yiyemezsiniz. Ellerine sağlık Aslıcım.


Bu vesile ile Aslı'ya buradan çok teşekkür etmek istiyorum; sayesinde hem içimdeki heyecan geri geldi, hem de bloguma uzun zaman sonra tekrar iki satır ekleme fırsatı buldum...


Yakında tekrar görüşmek üzere....Sevgiler...





Kısa ama keyifli bir sohbetin ardından bende yarattığı heyecanla ne zamandır ara verdiğim bloguma da uğramış oldum.


4 Kasım 2008 Salı


Limon Kremalı Tart mı desem, o ne hafif lezzettir mi desem; ne desem bilemedim.... Bu aralar fırsat bulup da iki satır yazamıyorum, elimde bekletip duruyorum denemelerimi; bari yazık olmasın, paylaşayım ufak ufak....