10 Kasım 2008 Pazartesi







Sonbaharın o kısacık serinliğinde çıkan, birbirinden leziz ürünlerine değinmeden olur mu şimdi, olmaz tabii. Haftasonu Bolu'da idik; Defne'nin anneannesinin verdiği kuzu kestaneleri ile ekmek ayvalarını ayağımın tozu ile İstanbul'a döner dönmez değerlendirmek istedim. Yerken insanı boğmayan ekmek ayvalarının bir bölümü ile "ayva marmelatı" yaptım. Marmelata o güzelim kırmızımsı turunculuğu vermesi için çekirdeklerini de birlikte kaynattım... Hakikaten lezzetli oldu; özlemiştim ne zamandır, iyi de oldu... Kestaneler ise ayrı bir çılgın tad... Ben İstanbul'da çok az rastlıyorum o ufak ama şeker gibi lezzetli kestanelere dolayısı ile hemen çizip fırına attım ve Defne ile büyük bir keyifle soyup yedik ayıptır söylemesi.... Defne bu kestanelere bayıldı; kestanelerin lezzeti kadar sanırım kabuklarını çıtır çıtır soymaktan da oyuncaklı bir keyif aldı...

Olur da semt pazarlarında falan rastlarsanız, aman kaçırmayın, her ikisini de alıp değerlendirin derim... Benden söylemesi, gerisi size kalmış....



Bugün Saint-Benoit'dan sınıf arkadaşım olan Aslı'ya uğradım. Aslı, Arnavutköy'de "müze ev" (Burhan Uygur'lar, Devrim Elbir'ler, Bedri Rahmi'ler.... kendimden geçtim duvarlardaki o birbirinden değerli ve muhteşem tabloların arasında adeta) tabir edebileceğim bir evde oturuyor. Beni karşıladığında, aynı hamurdan bir kiş, bir de tart hazırlamakla meşguldü. Hemen kolları sıvayıp yardıma giriştim. Bir yandan sohbet ederken bir yandan da elmalı tart ve pazı kavurmalı, peynirli-kremalı kişi hazırlayıp fırına verdik.


Aslı bir dönem Sofra Dergisi'nde çalışıyordu ve yanlış hatırlamıyorsam yine aynı dönemde büyük gazetelerden birinin ekinde restaurant ziyaretleri ile ilgili yorumlarını da kaleme alıyordu. Babaannesi Bolu'lu olduğu için hem hemşehriliğin verdiği zenginlikle, hem de ikimizin de mutfağa olan ilgisi ve birikimi ile bugün epey uzun sohbet ettik ve ben çok büyük keyif aldım. Her ne kadar şimdilerde Yeditepe Üniversitesi'nde Avrupa Birliği üzerine ders veriyor olsa da Aslı'nın mutfağa ve yemeğe olan ilgisinin hala yoğun olarak devam ettiğini görmek beni çok mutlu etti. Uzun zamandır bu kadar keyifli sohbet etmemiştim.


Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim, hem "kremalı,-peynirli -pazılı kiş", hem de "elmalı tart" enfesti! Benim diyen pastane veya cafelerde bu kadar lezzetlisini yiyemezsiniz. Ellerine sağlık Aslıcım.


Bu vesile ile Aslı'ya buradan çok teşekkür etmek istiyorum; sayesinde hem içimdeki heyecan geri geldi, hem de bloguma uzun zaman sonra tekrar iki satır ekleme fırsatı buldum...


Yakında tekrar görüşmek üzere....Sevgiler...





Kısa ama keyifli bir sohbetin ardından bende yarattığı heyecanla ne zamandır ara verdiğim bloguma da uğramış oldum.


Hiç yorum yok: