30 Temmuz 2008 Çarşamba












3 yorum:

Güllüyorum dedi ki...

Ben de truffle'ın ağızda erimesine bayılıyorum. Böyle bir duygu yok. Tarifi de yok.

"Çikolata" isimli filmden de aynı tadı almıştım.

Mmmm, nefis.

ThaleZzz dedi ki...

Genellikle Türkçe çevirilerin redaksiyonunu yapıyorum.Zor iş; bazen gerçek bir işkenceye dönüşebiliyor."Düzelti" kısmında imzası olanlar bilir:Özellikle kötü çevirilerde çeviriyi adeta baştan yapar,bazen işe o kadar gömülürsünüz ki,çevirmen adına siz mahcup olursunuz.Geçen haftalarda benzer bir mahcubiyeti, yemek kitapları ve programlarıyla ün yapmış bir gurmemiz ve aşçımız adına yaşadım.İsmi lazım değil, bu değerli insanın kitabı, feci bir Türkçeyle yazılmış, hatasız tek bir satır olmayan, A4 formatında 140 sayfalık bir işkence oldu bana.Örneğin,makul kabul edilebilecek çok az sayıdaki cümlede de basım hatası vardı; bazen içinde sesli harf olmayan birtakım "harf kümelerinin" hangi kelimenin yanlış yazılmış hali olduğunu anlamak için ciddi bir çaba ve vakit harcamak zorunda kaldım. Hal böyle olunca, neredeyse aralıksız çalışmama rağmen ancak bir haftada bitirebildim; üstelik hala içime sinmeyen,altından kalkamadığım kısımları var.O redaksiyonu bitirebildikten sonra, bu blog'daki yazılar sadece tarifleri itibarıyla değil, Türkçesi itibarıyla da daha da bir "leziz" geldi gözüme. Eline sağlık!

çikolata büyücüsü dedi ki...

mille merci sekerim! ayriyetten koltuklarim kabardi, hindikimin oldum :))